I nsaat ve Kooperatif Hukuku
Giriş
Giriş
Hukuk yaşayan ve gelişen bir bilim dalıdır. Günümüzde bilim dalları bir uzmanın öğrenebileceğinin çok üzerinde bilgi ve uygulamalarla gelişmiş ve derinleşmiştir. Bu nedenle bilim dalları farklı uzmanlık alanlarına ayrılmıştır. Örneğin Tıp biliminde göz doktoru veya Kardiyoloji Uzmanı kendi alanları dışında hasta bakmazlar. Veya hastalar her tür hastalıklarının Aile Hekimi tarafından tedavi edilmesini istemez, ilgili uzmana ulaşır ve tedaviyi ondan isterler. Zaten bunun aksi de zaten düşünülemez.
Hukuk bilimi de farklı uzmanlık gerektiren alanlara ayrılmıştır. Hukuk Fakültelerinde bu ayrıma göre dersler verilmektedir. Yargıtay temyiz incelemelerini her dava türüne göre uzman dairelerde yapmaktadır. Ancak uygulamada ekonomik sebeplerle Avukat meslektaşlar farklı uzmanlık alanında faaliyet yürütmek zorunda kalmaktadır. Hatta her tür davayı alma eğilimindedirler. Bu durum da iş ve dava sahiplerinin uzman hukukçu arayışına girmelerine sebebiyet vermektedir. Gerçek bir uzman hukukçuya ulaşmak (reklam yasağı olduğu için) mümkün olmadığı gibi Üniversitelerdeki tanınan uzman hukukçulara başvurmakta da herkes için ücretleri nedeniyle mümkün olamamaktadır.
Büromuz ilan ettiğimiz dava türlerinden, her uzmanlık alanında bir uzman hukukçu ile çalışmaktadır. Bu hukukçulardan her biri sadece kendi alanlarında on binden fazla davaya bakmış, meslek kıdemleri yirmi yılı aşkın olan uzman hukukçulardır.
Her kesimin ulaşabileceği ücretlerle, ilan ettiğimiz hukuk dallarında HUKUK HASTANESİ olarak hizmet sunmaktayız.
Kooperatif Hukuku
Kooperatif Kanunu
Kooperatif birlikleri bir ülkenin gelişmesine katkıda bulunan ticari yapılardır. Küçük sermaye sahiplerinin bir araya gelerek oluşturdukları kooperatifler çok başarılı sonuçlar verip marka hâline geldiği gibi bunun yanında ciddi hak kayıplarına ve hukuki ihtilaflara sebebiyet vermiştir. Kooperatif üyeliği basit bir işlemle oluşturulurken, kooperatif üyeliğinden çıkmak ya da ihraç çok zor şartlara bağlanmıştır. Kooperatif üyeliği, tüzel kişiliği olan kooperatif ortaklığıdır. O kooperatifin tüm borç ve alacaklarına ortak olmak demektir. Genel kurulda verilen yetkiyle kooperatif yönetimi kooperatifi yönetir, yükümlülükler altına sokar ve bunların tamamından kooperatif üyeleri sorumludur. Bu nedenle bu kooperatif davaları özel ve ayrı bir hukuk dalıdır ve bu davalarda hak kaybına uğramamak için uzman bir hukukçu ile çalışmak gerekir.
Baktığımız Dava Çeşitlerinden Bazıları Şunlardır:
1. Genel kurul kararlarının iptali davaları,
2. Kooperatif üyeliğinden istifa ve yapılan ödemelerin iadesi davası,
3. Kooperatiften ihraç kararının iptali davası,
4. Eski yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak davalar,
5. Kooperatif hisse devri sahte devir sözleşmesi davaları,
Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri
Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri
Bir arsaya bina yapılması veya var olan bir binanın yıkılıp yeniden yapılması için müteahhit (yüklenici) veya inşaat şirketleri ile arsa sahipleri kat karşılığı inşaat sözleşmeleri yaparlar. Arsa sahibi ile müteahhit arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi; arsa sahibinin kendisine devredeceği belirli arsa payı veya daireye karşılık, müteahhidin kendi malzemesiyle arsa üzerine bağımsız bölümler inşa ederek, bir bina meydana getirmeyi taahhüt ettiği sözleşmelerdir.
Arsa sahibi inşaatın karşılığında bir gayrimenkul hissesi devretmeyi üstlendiği için bu sözleşmeler tapu dairesince veya noterlikçe düzenlenmelidir. Şekil şartına uygun yapılmayan sözleşmeler hukuken geçerli değildir. İnşaat süresi, sözleşmede başka şekilde bir düzenleme yoksa, genelde belediyeden inşaat ruhsatı alınması sonrasında işlemeye başlar. Bu nedenle ruhsat alınması için, sözleşmede mutlaka belli bir süre gösterilmiş olmalıdır. İnşaatın kararlaştırılan sürede bitirilememesi halinde ne gibi müeyyidelerin uygulanacağı da sözleşmede belirtilmelidir.
Sözleşmeye göre ya başlangıçta bir bölüm arsa tapusunun inşaat şirketine devri yapılır veya inşaatın belli aşamalarında müteahhide kat irtifaklı tapu ile daire verilmesi mümkün olabilir. Müteahhit hak ettiği daireleri satarak, inşaata devam edebileceğinden, bu yöndeki gecikme onun işi zamanında bitirmesine engel olabileceği gibi, müteahhide iş sonunda verilmesi gereken bağımsız bölüm tapularının başlangıçta verilmesi de arsa sahibi, yönünden riskli bir işlem olacaktır. İdeal olan inşaatın gerçekleşme oranına göre belli aşamalarda tapu verilmesidir. İdeal olan son bir veya iki bağımsız bölüm tapusunun müteahhit tarafından oturma izni alınmasından sonra verilmesidir. Sözleşme hükümlerinde kat irtifakı tesisinin, ne zaman ve sözleşmenin hangi tarafınca yapılacağı, bununla ilgili harç ve masrafların kime ait olacağı açık olarak belirtilmelidir. Yıkılan binaya ilişkin ve inşaat süresince yapılacak kira yardımlarına ilişkin teminat verilmesi veya alınması da bu tip sözleşmelerdeki en önemli konulardandır.
İnşaat sözleşmelerindeki bir başka önemli konu, inşaat bittikten sonra binanın veya sitenin nasıl yönetileceğine ilişkin yönetim planının nasıl hazırlanacağıdır. İnşaat şirketleri yapılan işlemler için vekalet aldığından, ellerinde bulunan bir “yönetim planı”nı tapuya işletirler. Oraya özgü bir yönetim planı hazırlanmadığından, bina bitip oturmaya başlanınca masraflarla veya ortak yerlerin kullanılması ile ilgili birçok can sıkıcı sürprizle karşılaşılabilir. Bu yüzden mutlaka sözleşmeye yönetim planının taraflarca birlikte hazırlanacağı yönünde düzenleme koyulması ve yönetim planı için konunun uzmanlarından yardım alınması gereklidir.
Büromuzda aldığımız davalar, dava açılırken sonucunun ne olacağı %90 ihtimal ile bilinir, müvekkil ile paylaşılır ve ona göre dava açılır.